Camia 217

22 28 Ekim 2022 AİLE Sosyal Fobisi Olan Çocuklar “Bildiği Hâlde Sınıfta Parmak Kaldırmaz” Psikiyatrist ve yazar Prof. Dr. Nevzat Tarhan, toplumda, bilgisayar ve televizyonun “ucuz bakıcı” gibi görüldüğünü söyledi. Küçük yaştaki çocukların eline cep telefonu verildiğini anımsatan Tarhan, “Çocuk onunla oynarken anneler rahat ediyor ama bu durum ilerde çocuklarımızı birer bağımlı hâle getiriyor.” dedi. Tarhan, ilkokul döneminde yaşanan sıkıntıların ergenliğe de yansıdığını ifade ederek, şunları anlattı: “Gençlerin, odasına kapanıp aile bireyleriyle bile iletişim kurmaması veya ebeveynleri dışında sosyal hayata karışmak istememesine neden olan sosyal fobinin altında yatan neden dijital dünya. Sosyal fobisi olan çocuklar göz teması kurmaz, bildiği hâlde sınıfta parmak kaldırmaz, öğretmen soru sorduğunda yüzü kıpkırmızı olur, sesi titrer ve heyecanlanır.” “ÇOCUKLAR DÜNYADAN KOPUK YAŞIYOR” Sosyal kaygıya sahip olan çocukların toplum içerisinde bulunmak istemediği için aşırı kaygıya maruz kaldığını aktaran Tarhan, “Sosyal fobi, bizim kültürümüzde ‘efendilik’ olarak kabul edilen ve ‘vur ensesine, al ekmeğini’ şeklinde anlatılan aslında utangaçlık duygusu ve kaygısı olanlarda gördüğümüz durumdur.” ifadesini kullandı. Tarhan, tek ilgi alanı bilgisayar olan çocukların, arkadaşları olmadığı için ders dışında sadece bilgisayarla ilgilendiğini dile getirdi. Konuyla ilgili Manchester Üniversitesinde 55 bin kişi üzerinde bir araştırma yapıldığını aktaran Tarhan, çalışmanın sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “16-24 yaş arası grubundaki kişilerde sosyal ve psikolojik izolasyon tespit edilmiş. Sosyal ve psikolojik izolasyon tespit edilen çocuklar dünyadan kopuk yaşıyor. Öyle ki bütün dünya genelinde ‘Evliliğe ne gerek var, ev alıp ömür boyu borç mu ödeyeceğim, dinî, milli ve ideolojik aidiyetlere ne gerek var.’ diyen bir gençlik ve nesil geliyor. Bunlara dijital nesil, dijital bağımlılık diyoruz.” “AİLENİN DESTEĞİ ÇOCUKLARI BİLGİSAYARDAN UZAKLAŞTIRIYOR” Tarhan, dijital bağımlılığı olan gençlerin ilgi alanlarını arttırmak gerektiğini vurguladı. Evde, aileyle zaman geçiriliyorsa problem olmadığını ancak herkes oturduğu yerde bilgisayar veya telefonuyla zaman geçiriyorsa çocuğun da haliyle bilgisayara yöneldiğini anlatan Tarhan, “Ailenin destek ve isteğiyle hep birlikte hareket ederek, sosyal etkinlik, tatil ve gezme gibi ortamlar sağlandığı zaman rahatlama alanı oluşan çocukların ilgi alanları da bilgisayardan uzaklaşıyor.” diye konuştu. Tarhan, sosyal fobi yaşayan kişilerin beyin kimyasının bozulduğunu ve gerekli görüldüğüne uzmanların ilaç tedavisi ve terapi uygulayabildiğini kaydetti. Öte yandan Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar da, “dijital mesafe” uyarısında bulunarak, “Elbette çocuklarımıza dijital dünyanın kapılarını tamamen kapatamayız ancak bu teknoloji ve ekran dünyasını onlar için belirli sürelerde programlayabiliriz.” ifadesini kullandı. AİLE İLE KALİTELİ ZAMAN Ailece yapılabilecek etkinlikler konusunda internet ortamında fazlaca yol gösterici kaynak bulunduğuna işaret eden Ünüvar, şunları kaydetti: “Bunlar tüm aile fertlerince birlikte araştırılabilir. Bu sayede, dijital ortamın sadece oyun değil, bir kaynak, bir sorgulama ve araştırma zemini olduğu ailece fark edilir. Devamında da öğrencilerimiz ve çocuklarımız ailesine dönerek, onlarla zaman geçirmenin kazanımlarını elde eder, günden güne adeta aile bağımlısı olur. Hem ebeveynler hem de çocuklar teknolojiyi ve aile birlikteliklerini daha kaliteli yaşar. Gençlerimiz ve çocuklarımız ‘4 A’dan (araç, asansör, abur cubur ve akıllı cihazlar) mümkün olduğunca uzak durmalı. Onları daha çok yürümeye, merdiven kullanmaya ve hayatın içinde olmaya teşvik etmeliyiz. Asla araç, asansör, akıllı cihaz kullanmayın demiyorum, öyle bir şey mümkün değil. Ancak bunların obezite tehlikesini de körüklediğini bilmemiz lazım. Uzun süre hareketsizlik sadece obeziteye yol açmıyor, göz, parmak, boyun, omurga sorunlarını da beraberinde getiriyor. Anne, babaların mümkün olduğunca 4 A’nın tehlikelerini bilerek, çocuklarını diğer alternatiflere yöneltmesi gerekir.” ÇOCUĞA ROL-MODEL ALACAĞI YETİŞKİNLER OLMALI Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesinde yapılan araştırmalarda ise dijital dünya ve dijital oyun bağımlısı bir çocuk ile yetişkine müdahalenin aynı şekilde yapılmaması gerektiği vurgulandı. Araştırmalarda, şu öneriler sıralandı: “Davranışsal bağımlılıklardan biri olan oyun bağımlılığına müdahale, alkol, uyuşturucu, tütün gibi bağımlılıklarda uygulanan birden fazla müdahaleyi içererek anne, baba, kardeş, arkadaş, öğretmen gibi ergenin çevresindeki bireyleri de kapsayacak şekilde bütüncül olmalı. Öncelikle çocuğun rol-model alacağı yetişkinler, teknolojik araçlarla iletişim ve etkileşimini göz önünde bulundurmalı ve kendi davranışlarına sınırlama getirmeli. Çocukların iki yaşından önce teknolojik araçlarla, 12 yaşından önce akıllı cep telefonlarıyla iletişime geçmesinin engellenmesi yönünde gereken önlemler alınmalı. Çocuğa günlük yaşam ve deneyimleme ortamları sağlanmalı. Çocuk ve ergenlerin teknolojik araçları kullanmaları sırasında başta ebeveynler olmak üzere kontrol yetişkinlerde olmalı. Çocuk ve ergenlere güvenli internet kullanımı konusunda bilgi verilmeli. Ebeveyn filtreleme programları kullanılmalı. Ebeveynlere dijital medya okuryazarlığı eğitim programları sunulmalı. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren dijital medya okuryazarlığı eğitimleri verilmeli.” Ailenin destek ve isteğiyle hep birlikte hareket ederek, sosyal etkinlik, tatil ve gezme gibi ortamlar sağlandığı zaman rahatlama alanı oluşan çocukların ilgi alanları da bilgisayardan uzaklaşıyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMw==