Camia 217

24 28 Ekim 2022 HAYAT BIR AYET “Çekişip birbirinize düşmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.” (Enfâl suresi, 8:46) “Şu altı hususta kendinize kefil olun ki, ben de sizin için cennete kefil olayım: Konuştuğunuzda doğru konuşun. Söz verince yerine getirin. Size bir şey emanet edilince cenneti de gözetin. Irzınızı/namusunuzu koruyun. Gözlerinizi harama kapayın. Ellerinize hâkim olun.” (Müsned, 5/323) BIR HADIS Aşağıdaki Hadisi Nasıl Anlamalıyım? “Ben, haklıyken bile çekişmeye girmekten kaçınan kimse için cennetin kenarından, şakadan da olsa yalan söylemeye yanaşmayan kimse için cennetin ortasından, huyunu güzelleştiren kimse için de cennetin en yükseğinden bir köşk (verilmesin)e kefilim.”1 Hadîs-i şerif güvenilir kaynaklardan bize ulaşmış bir Peygamber sözüdür. Dil ile ifade edilen bazı ahlaki konuların tamiri ile ilgilidir. Neticesi faydasız olan bir tartışmanın terk edilmesi bunların birincisidir. Ağız dalaşına dayanan, karşısındakini nasıl olursa olsun mat etme hedefine kilitlenen insanların, hakkı savunmaları veya hakkı kabul etmeleri oldukça zordur. İşte böyle zamanlarda Müslüman’a lazım olan şey, hak tarafında da olsa tartışmayı terk etmek ve daha uygun bir metod, zaman ve zemin kollamaya çalışmaktır. Duyguların ön plana çıktığı böyle bir lafazanlık mücadelesine girmek, çeşitli yönden insanı günaha sokabilir. Halbuki, insaflı bir Müslüman’a yakışan şey, İmam Şâfii’nin şu nasihatine uygun davranmaktır: “Kişi Hak hasmının elinde çıksa daha memnun olur. Çünkü yeni bir şeyi öğrenmiş olmakla beraber gurura da girmemiş olur.” Yalandan Sakınma Müslüman yalandan sakınmalıdır. Yalan, iman ve güzel amellere zarar verir. Nitekim Peygamber Efendimiz (a.s.), oruç hakkında şu ikazda bulunur: “Kim yalanı ve onunla iş yapmayı terk etmezse, Allah’ın o kimsenin yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur.”2 Dolayısıyla Müslüman, yalan karşısında çok titiz davranmalıdır. Espri ve şaka bile olsa yalanın yanına yaklaşmamalıdır. Güzel ahlak Peygamberlerin huyu ve ahlakıdır. Allah (c.c.), Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın ahlakı hakkında “Muhakkak ki sen pek yüce bir ahlâk üzerindesin.”3 buyuruyor. Güzel ahlak konusunda Resûlullah (s.a.v.)’in şu hadîs-i şeriflerini kaydetmemiz yeterli olur. “Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.”4, “Bir mümin, güzel ahlakı sayesinde, gündüz oruç tutup gece namaz kılan kimselerin derecesine ulaşır.”5, “En hayırlınız, ahlakça en güzel olanlarınızdır.”6, “İmanca müminlerin en olgunu, ahlakı en güzel olup, aile bireylerine karşı en yumuşak ve lütufkâr davranandır.”7 Allah en iyisini bilir. M. Hulusi Ünye m.unye@igmg.org Fıkıh Köşesi Münakaşa Konusu 1- Ebû Davûd, Edeb 7; Tirmizî, Birr 158; Nesâî, Cihad 19; İbn Mâce, Mukaddime 7. 2- Buhârî, Sahih, Savm, 8. 3- Kalem, 68:4. 4- Tirmizî, Birr, 33. 5- Ebû Dâvûd, Edeb 7; Tirmizî, Birr 62. 6- Müslim, Fedâil, 68, II/1810. 7- Tirmizî, İman, 6, V, 9; Dârimî, Rikâk, 74, II, 629. Bizler nerede olursak olalım, durumumuz, konumumuz her ne olursa olsun, hayatta olduğumuz sürece yanımızda ve çevremizde mutlaka birtakım insanlar bulunur. Bu insanlarla da zaman içinde kaçınılmaz ilişkilerimiz olur. Bu toplum hayatının kaçınılmaz bir gereğidir. Hayatın yaşanmaya değer olması ise, işte bu insanlarla beraber olmak, zorlukları beraber aşmak; güzellikleri ise yine birlikte yaşamak ve paylaşmaktır. Böyle bir paylaşım olmadan toplumda sağlıklı bir yaşamın olması mümkün değildir. Genel anlamda böyle bir paylaşımın yanında aileler olarak yaşadığımız mutluluk yuvamız olan meskenlerimizin bulunduğu civarlarda yaşayan insanlarla bir başka deyişle komşularımızla olan ilişkilerimiz ise daha da büyük bir önem arz eder. KOMŞULUK İLİŞKİLERİ TOPLUMSAL HAYATIN İLK BASAMAĞI Zira komşuluk ilişkileri, toplum içinde olması kaçınılmaz olan ilişkilerin birinci basamağıdır. Öyle ki, çoğu zaman ailevi ilişkilerden sonra en yakın irtibat kurduğumuz insanlar komşularımızdır. Komşularımız, günlük olarak sık sık, değişik nedenlerle yüz yüze geldiğimiz insanlardır. Yaşam süreci içinde komşularımız bazen evlatlarımızdan bile bizlere yakın olabilirler. Onlar, zor zamanlarımızda yardım istediğimiz, sevinçli anlarda mutluluğumuzu paylaştığımız insanlardır. Bu açıdan bakacak olursak ailemizin birer ferdi gibidirler. Bundan dolayıdır ki, ailemize gösterdiğimiz ilgi ve alakayı komşularımızdan da esirgememeliyiz. İnsan hayatına her alanda yön ve şekil vermeyi amaçlayan dinimiz, bütün bu sebeplerden dolayı komşuluk ilişkilerine son derece önem vermiştir. Yüce Allah buyuruyor ki, “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın, Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”1 Âyet-i kerime bir taraftan, ibadetin Allah’a yapılması ve O’na ortak koşulmamasını; diğer taraftan bir müminin toplum içinde yerine getirmesi gereken görevlerinden bir kısmını dile getirmektedir. MÜMİN ÇEVRESİYLE İYİ GEÇİNİR Allah’a ibadet etmek, O’na ortak koşmamak, çevremizle iyi ilişkiler içerisinde olmak dinimizin temelini oluşturan konulardan önemli bir kısmıdır. Mümin ise, bu vazifeleri hakkıyla yerine getiren insandır. Şurası bir gerçek ki, insan diğer insanlarla birlikte yaşamakta ve onlarla pek çok münasebeti bulunmaktadır. Allah ile kul arasında gerçekleşen iman ve ibadet boyutunun meyvesi, insanlarla olan ilişkilerde, her insanın Allah’ın kulu olduğu gerçeğinin göz önünde bulundurulması ile devşirilir. Ayet önce temel mesaj olan Allah’a iman konusunu ifade ettikten sonra, insanın yakın ilişki içinde bulunduğu diğer insanları gündeme getiriyor ve onlarla kurulacak ilişkinin temelini, iyilik etmek ve alçak gönüllü ve mütevazı olmak esaslarına oturtuyor. AİLEDEN SONRA KOMŞULAR GELİR İnsanın sosyal çevresini oluşturan kesimler zikredilirken önce komşuluk ilişkilerine vurgu yapılması çok önemlidir. Şu hadîs-i şerifte ayeti tefsir eder mahiyettedir, “Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onu mirasçı kılacak sandım.”2 Hadisin bize sunduğu temel fikir şudur: İnsan kendi mirasçıları olan yakınlarına; çocuklarına, ana-babasına, kardeşlerine nasıl davranıyorsa, komşularına da öyle davranmalıdır. Çünkü insanın aile fertlerinden sonra en çok ilişki içinde olduğu kimseler komşulardır. “KOMŞULARINLA İYİ OL Kİ, GERÇEK MÜSLÜMAN OLASIN” Kişilerin aile dışı insanlarla gerçekleştirdikleri sosyal ilişkiler, komşularla başlar. Komşuluk ilişkileri, toplumsal ilişkilerin esasını ve hareket noktasını oluşturur. Bu sebeple komşuluk ilişkileri toplumun geniş katmanları arasındaki ilişkilerin küçük çaplı bir örneğini oluşturur. Komşuluk çerçevesi içindeki davranış ve ilişki biçimleri, bir şekilde geniş kitleler arasında da etkisini gösterir. Bu durum, komşular arası iyi ilişkilerin önemini açıkça ortaya koymaktadır. Sevgili Peygamberimiz, “Komşularına iyi komşuluk et ki, gerçek Müslüman olasın.”3 buyurmak suretiyle, bir anlamda gerçek Müslüman olmayı, komşularla iyi ilişkiler içinde bulunmaya bağlamıştır. İnsan, hayatı boyunca mutluluğun peşinden koşar durur. Onu uzaklarda arar durur. Halbuki mutluluk çoğu zaman onun hemen yanı başındadır, ama o bunun farkında değildir. Mutluluğu sağlayacak sebepleri keşfetmek gerekir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şu hadisinde bize mutluluğa ve huzura götüren yollardan üçünü gösteriyor: “İyi bir komşu, rahat bir binek ve geniş bir ev insanı mutlu eden sebeplerdendir.”4 Kültürümüzden süzülmüş bir anlayışın ifadesi olan, “Ev alma, komşu al” özdeyişi, özü itibariyle bu hadisten mülhem olsa gerekir. Zaten bu tür atasözleri, belli bir tarihî tecrübe ve birikimin sonucu kitaplarımıza, dillerimize, gönüllerimize yerleşmiştir. Çağımızda hızlı şehirleşmenin, şehir yapılaşmasının ve değişen iş hayatının komşuluk ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Aynı apartmanda yıllarca oturmuş olmalarına rağmen, yardımlaşma ve dayanışmaya giremeyen, birbirlerini tanımayan ve konuşmayan; birbirleriyle karşılaştıklarında selamlaşmayan insanlar dahi vardır. Yukarıda geçen ayet ve hadislerden yola çıkarak komşularımızla olan ilişkilerimizin, imanımızın niteliğini etkilediği söylenebilir. İmanımızın kâmil anlamda gerçekleşmesine yardımcı olan etkenlerden birisi şüphesiz komşuluk ilişkilerimizdir. (Erkam Sohbetleri, 54) 1- Nisa suresi, 4:36. 2- Buhari, Edeb, 28; VII, 78. 3- İbn Mâce, Zühd, 24; II,1410. 4- Ahmed, Müsnedül Mekkiyyin, III, 407-408. Kişilerin aile dışı insanlarla gerçekleştirdikleri sosyal ilişkiler, komşularla başlar. Komşuluk ilişkileri, toplumsal ilişkilerin esasını ve hareket noktasını oluşturur. Ev Alma, Komşu Al İnsana aileden sonra en yakın sosyal çevreyi komşular teşkil ettiği içindir ki, gerek Kur’an ve gerekse hadislerde komşuluk ilişkilerine titizlikle değinilmiştir. “Bir mümin, güzel ahlakı sayesinde, gündüz oruç tutup gece namaz kılan kimselerin derecesine ulaşır.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMw==